Doğru ve sürdürülebilir bir yaklaşım
Hayri Bey’e salgın sonrası bizi nasıl bir Afrika bekliyor diye sordum:
“Sahraaltı Afrika’da bugün itibariyle hala aşılamanın başlamadığı birçok ülke mevcut. Üstelik bu ülkeler düşük test oranına rağmen yeni vakaların yüksek olduğu ülkeler. Gelişmiş ülkeler harekete geçmezse Afrika’da salgının boyutları daha da yıkıcı olabilir. Onlarca yıldır tifo, kolera, ebola gibi hastalıklarla mücadele eden kıtanın destek olmadan bu yeni ve yıkıcı Kovid-19 dalgasıyla mücadele etme gücü yok.“
“Sahra altı Afrika’da doğru ve sürdürülebilir bir yaklaşımla temel ihtiyaçları yani su, açlık ve aşırı yoksulluk problemini çözdüğümüzde, yolsuzluk ve rüşvet ile mücadeleyi devam ettirdiğimizde kıtanın genç nüfusuyla yükselen yıldız olmasına şahit olabiliriz. Halihazırda birçok Afrika ülkesi, dünyada ekonomisi en hızlı gelişen ülkeler arasına girmekte.”
“Bu modelin sürdürülemez olduğunu gösterdi”
Kovid-19 salgını Afrika için mevcut düzenin çok da sağlıklı olmadığını ve gözden geçirilmesi gerektiğini bizlere gösterdi. Serinin ikinci yazısında görüştüğüm Cape Town Üniversitesi’nden Dr. Faisal Garba’nın dediği gibi:
“Afrika, pandemi devam ederken iş kayıplarından ve zayıflayan sağlık sisteminden dolayı olumsuz etkilenecek. Ama kendi kendine yeterliliğe yönelik cesur bir yerel seferberlik söz konusu olacaktır. Ayrıca özerk bir kalkınma planının ortaya çıkabileceğini düşünüyorum. Kovid-19 salgını, halihazırda uygulanan bu modelin sürdürülemez olduğunu gösterdi.”
“Dünyanın geri kalanından destek görmedik”
Dr. Faisal Garba’nın bu sözlerini destekler nitelikte bir görüşü sizinle paylaşmak istiyorum. Kovid-19’un Afrika’ya etkilerini araştırırken Afrika’nın en küçük ülkelerinden olan ve henüz dünyanın birçoğu tarafından resmi olarak tanınmayan Somaliland’dan bir yetkili ile görüştüm.
Kovid-19 sürecinde dış dünyadan izole şekilde mücadele eden Somaliland, yerel topluluk içerisindeki destekler haricinde dış dünyadan destek görmedi.
Somaliland Sağlık Bakanlığından Dr. Abdiwahab Nakruma’ya bu süreçte yaşadıklarını sordum. Kovid-19’un en bariz etkilerini görmek adına Sayın Nakruma’nın söyledikleri oldukça önemli:
“Somaliland, hükümet ve diğer yerel paydaşlar tarafından toplanan 4 milyon dolar civarında bir protokol bütçesi hazırladı. Dünyanın geri kalanıyla benzer şekilde kısıtlamalar getirildi ve izolasyon tedbirleri alındı. Somaliland’ın Afrika Boynuzu’nda resmi olarak tanınmayan bir ülke olması ekonomik kalkınmayı zorlaştırdı. Diplomatik izolasyona ve sağlık sisteminin geri kalmasına yol açtı.”
“Bağımsızlıktan bu yana, Somaliland kendisini nispeten güvenli ve barışçıl bir ortamda devlet kurma sürecine adamıştır. 1990’ların başından bu yana birçok cephede kayda değer ilerleme kaydedildi. Ama her şeye rağmen kendi kendine destek dışında dünyanın geri kalanından herhangi bir destek görmedik.”
Dr. Abdiwahab Nakruma’nın söyledikleri Afrika ülkelerinin kendi kendine yetme ve yerel seferberlikler oluşturarak kalkınma planı oluşturması açısından oldukça önemli.
Başta insani yardım çalışmaları olmak üzere, Afrika’ya dair tüm çalışma ve politikalarımızı gözden geçirmek zorundayız. Zira mevcut politika ve yaklaşımların etkisiz kaldığına şahitlik ediyoruz.
Kovid-19’un Afrika’ya ekonomik etkileri
Bu yazıda Kovid-19’un Afrika’ya etkilerini insani yardım çalışmaları açısından ele aldım.
Serinin dördüncü ve son yazısında Kovid-19 salgının Afrika’ya ekonomik yönden etkilerini işleyeceğim. Uganda Makarere Üniversitesi Ekonomi Bölümünden Dr. Aisha Nanyiti ile görüştüm. Kapsamlı bir yazı sizleri bekliyor.
Kalın sağlıcakla.